LightBlog

    Turhal Şeker Fabrikası’nda yıllardır geçici olarak çalışan işçiler, kadro beklentisi içerisinde.          Bir umutla kadro bekleyen...


    Turhal Şeker Fabrikası’nda yıllardır geçici olarak çalışan işçiler, kadro beklentisi içerisinde.
         Bir umutla kadro bekleyen geçici işçiler, Şeker İş-Sendikası Turhal Şubesi’ni ziyaret ederek, sıkıntılarını dile getirdiler.
         Şeker-İş Sendikası Turhal Şube Başkanı Mehmet Elvan Yılmaz, Turhal Şeker Fabrikası’na KPSS ile 22 adet daimi işçi alınacağını belirterek, bu alımın yıllardır fabrikada geçici işçi olarak çalışan, kalifiyeli işçiler arasından alınması gerektiğini söyledi.
         Geçici işçilerin kadro beklentisi içerisinde olduğunu ve sendika olarak bu konunun takipçisi olduklarını söyleyen Yılmaz, şunları söyledi:
         “Fabrikamızda yaklaşık 20 yıldan fazla hizmet eden 155 geçici işçi arkadaşımız bulunmaktadır. 5620 sayılı kanun gereği bu arkadaşlarımız 6 ayın altında çalışmaktalar. Yani yaklaşık 170 gün fabrikamızda çalışmaktadırlar. 170 gün harici bu arkadaşlarımızı çalıştıramadığımız için Makina Fabrikamız da çoğu işlerimiz dışarıya gönderiliyor. Buradaki işleri yetiştirmekte sıkıntılar çekmekteyiz. Bazı işlerimiz taşeron marifetiyle yapılmaktadır.Geçenlerde gelen bir yazıya göre fabrikamıza 22 adet daimi işçi alınacağı belirtiliyor. Buda KPSS ile alınacak. Yıllarını vermiş bu arkadaşlarımız burada dururken dışarıdan eleman alınması tabiî ki bu arkadaşlarımıza çok büyük sıkıntılar veriyor. Bunlar genç yaşlarda bu fabrikalara girip günlerini vermişler, çoluk çocuk sahibi olmuşlar, çoğu arkadaşlarımız üniversitelerde çocuklarını okutmaktadır. Bu arkadaşlar 170 gün çalıştıktan sonra çıkış verilmektedir. Arkadaşlarımız bu haberi aldıktan sonra sendikamızı ziyarete geldiler, “bizler burada dururken bu fabrikalara işçi alınmasını kesinlikle kabul etmiyoruz. Biz bu konuda ne gerekirse yasal olarak onu yapacağız. Tüm haklarımızı arayacağız” diye arkadaşlarımız bizleri ziyarete gelmişler. Bizde bu konuları konuştuk, yetkililere taşıyacağımızın sözünü verdik. İnşallah bu arkadaşlarımız bu kadroya sahip olurlar.
         VERİLEN O SÖZÜN MÜJDESİNİ BEKLİYORLAR
         2007 yılında bu fabrikada 250’nin üzerinde kişi kadro aldı. Allah razı olsun. Yine bu hükümet tarafından bu kadro verildiği zaman bu arkadaşlarımıza şu söyledi; “Evet arkadaşlar şuanda 250 kişiye kadro veriyoruz ama kalanlara da inşallah bu kadroyu vermek bize nasip olur” demişlerdi. Şimdi arkadaşlarımız o müjdeyi bekliyorlar. O günden bu tarafa da çok sayıda arkadaşlarımız daimi arkadaşlarımız emekli oldu. Şuanda eleman sıkıntısı çekiyoruz. Bu kadronun biran evvel verilip arkadaşlarımızın daimi işçi statüsüne geçmesini istiyoruz. Bizde bunun için Genel Müdürlüğümüzle, Genel Merkezimizle, siyasilerimizle gerekli diyalogu yapıyoruz. İnşallah sonuç alırız, bu arkadaşlarımızda bu sevinci yaşarlar. Arkadaşlara bu zor günlerinde Allah kolaylık versin”
         “BİZLER KALİFİYELİ ELEMANLARIZ”
         18 yıldır geçici işçi olarak çalıştığını belirten Niyazı Demir, “2006 yılında şimdiki iktidarımızın vermiş olduğu 220 bin kadro içerisinde yer alamadım. Ama o zamanki verilen sözün yerine getirilmesini istiyoruz. Bizler geçici işçi olarak her zaman fedakarca çalışmaktayız. Bizler kalifiyeli elemanlarız. Yeni işe girecek bir arkadaşımız benim çalıştığım kısmı öğrenebilmesi için en az 2 senesini vermesi gerekiyor. 2 sende fabrikamızın çok kaybı olacağını bildiğim için şahsım ve arkadaşlarım adına şimdiki iktidarımızdan bizleri mutlu edecek hayırlı haberleri bekliyorum. Başbakanımızdan bizlere yardımcı olmasını bekliyoruz” dedi.
         “MADEM İHTİYAÇ VAR NEDEN İŞTEN ÇIKARILDIK?”
         19 yıldır geçici işçi olarak çalışan Özgür Yıldız, “2006 yılında 180 gün şartı konularak kadro verdiler. Amenna kadro alan işçilerde bizim arkadaşlarımız. Kabul ettik sinemize çektik. Bizi çalıştırmadılar, iş verdilerde çalışmadık gibi bir pozisyon oldu. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız Faruk Çelik’in yanına kadar girip makamında ziyaret etti. Bize söz vermişti ‘bu sıkıntınızı halledeceğiz’ diye. Geldik 2015 yılına seçim öncesi dedik, inşallah bizlerde ekmek yeriz dedik. Bizim 20 yıldır verdiğimiz emekler hep hiçe sayıldı.
         15 Ocak’ta işten çıkarıldım işsizim. İş hakkım askıya alınıyor başka bir işe de giremiyorum. Neden giremiyorum? Seni martta geri işe alacağız, 1-1.5 ay daha çalışacaksın diniliyor. Hangi işveren beni 1 aylığına işe alır? Hiç kimse almaz. Peki, senin şirketinin ihtiyacı vardı alamana beni neden işten çıkardın? Benim suçum nedir? Tamam, işi bana ver ben çalışayım. 20 yıldır bu şirketin zulmünü ben çekeceğim, her sene 6 ay çalışacağım ondan sonra beni ortada bırakacak. Sen şöyle kenarda dur, sen hak etmiyorsun bunu diyecek başka eleman alacak. Hak mıdır bu?
         DAĞA MI ÇIKALIM, TERÖRİST Mİ OLALIM?
         Hakkımızı almak için dağa mı çıkalım, terörist mi olalım, devlete kurşun mu sıkalım? Onu da yapmıyoruz. Bu devlete alnımızın teriyle askerlikte yaptık, terörle de mücadele ettik karşılığı bu olmaması gerekir. Ben Allah’ın adaletine inanıyorum. Türkiye’de artık insanlar adalet dağıtıyor. Onlarında dağıttığı adalet karşısında alacakları cezayı da öbür dünyada bizler hesaplaşırız. Benim tek diyeceğim şu; benim hakkım olan kadroyu ben istiyorum. O benim hakkım. Ben 20 senedir umutla kadromu bekledim. Ondan sonra benim karşıma geçip sana vermiyorum, aldım alacağımı diyemez. Bu hakka da hukuka da aykırıdır” dedi.
         “BİZİM BİR GEÇMİŞİMİZ VAR”
         17 senelik geçici işçi Yılmaz Yılmaz, “Biz şirkete eleman alınmasın demiyoruz. 20 senelik bizim bir geçmişimiz var. Önce bu 20 senemizin karşılığı olan kadrolarımızın verilmesini rica ediyoruz. Bizimde toplumda yerimizin olabilmesi için kadroya ihtiyacımız var. Şuanda toplumda, çevremizde ve arkadaşlarımızın arasında ikinci sınıf vatandaş olarak gözüküyoruz. Bir esnafa gittiğimiz zaman geçici işçiyiz diye bize vadeli, taksitli hiçbir eşya hiçbir malzeme verilmiyor. Turhal Şeker Fabrikası’nda bizim gibi 152 işçi bu sıkıntıyı çekmektedir. Türkiye genelinde 3 bin 800 işçimiz var. Devlet büyüklerimden rica ediyorum biz adam alınmasın demiyoruz, önce bizim kadromuz verilsin daha sonra adam alınsın diyoruz” dedi.
         “BEN BU FABRİKAYA GENÇLİĞİMİ VERDİM”
         28 yıldır kazan dairesinde çalıştığını söyleyen Kemal Kaplan, “Ben bu fabrikaya gençliğimi verdim ama hala kadro alamadım” dedi.
          Kaplan, şunları söyledi:
         “Bu fabrikaya girdiğimde daha 24 yaşında bir delikanlıydım ama şuanda 52 yaşına geldim. Ben hakkım olan kadroyu istiyorum. Bana bugün 22 kişiyi işe alacaklarını söylüyorlar ben buna karşıyım. Alınsın ama önce benim kadromu versin. Ben devlet büyüklerimden hakkım olanı istiyorum. 28 senemi vermişim daha günüm yok, emekliliğime daha dünya kadar gün var. Emeklide olamıyorum. Ben bugün dışarı çıksam iş bulamıyorum. Beni çalıştıracak kişiyi de bulamıyorum.  Çünkü ben 52 yaşına geldim düşüne düşüne şeker hastası oldum. Çünkü ben evime her gün ekmek götürme zorundayım. Diyeceğim şu ki bize hakkımız olan kadromuzu versinler. Biz hiç kimseden sadaka istemiyoruz.
         KİMSEYİ MAĞDUR ETMESİNLER
         Maaşlara gelince biz fazla maaşta istemiyoruz. Maaşımızı gerekirse bin 500 TL ye düşürsünler. Yeni alınacaklar 2 bin 400 TL’ye işe başlayacaklar ama şuan bizim çoğumuz bin 600 TL alıyor. Gerekirse maaşlarımız aşağı çekilsin ama kadromuz verilsin. Kimseyi mağdur etmesinler. Devlet büyüklerinden bunu bekliyoruz”
         Geçici çalışan işçiler, açıklamaların ardından Turhal Şeker Fabrikası Müdürlüğü’ne sunmak üzere dilekçe doldurdular. 
HABER:Ali Canbaş

Turhal Ülkü ocakları Ege Üniversitesi'nde bıçaklanarak öldürülen Fırat Yılmaz Çakıroğlu için belediye meydanında basın açıklaması ya...


Turhal Ülkü ocakları Ege Üniversitesi'nde bıçaklanarak öldürülen Fırat Yılmaz Çakıroğlu için belediye meydanında basın açıklaması yaptı

İzmir'de Ege Üniversitesi Kampüsü’nde, karşıt görüşlü öğrenci grubu arasındaki çıkan ve çok sayıda öğrencinin yaralandığı ve Ülkü Ocakları Ege Üniversite Başkanı Fırat Yılmaz Çakıroğlu’nun ölümünün
Ardından Turhal ülkü ocakları ilkindi namazına mütakip Turhal  kesikbaş cami’inde Gıyabında cenaze namazı kılarak  belediye önüne geçtiler burada  Ülkücü gençler Türk bayrağını  açarak  tepkilerini gösterdiler .
Ülkü ocakları başkanı ömer çelik ve MHP Turhal ilçe teşkilatı başkanı Gökhan bozkurt Müşterek bir basın açıklaması yaptı. 

Açıklama  
“Çözüm” adı verilen ihanet süreci bu defa Ege Üniversitesi’nde etkisini göstermiştir. Üniversite kampüslerini terör örgütü kamplarına çeviren eli kanlı teröristler söz konusu üniversiteyi adeta saldırı üssü olarak kullanmaya başlamışlardır. Üç günden beri kampüste kargaşa çıkartan kanı bozuk hainler bugün, Ülkücü öğrencilere saldırarak Fırat Çakıroğlu isimli gönüldaşımızı bıçaklı saldırıyla yaralamışlardır.
Uğradığı bıçaklı saldırı sonucunda yaralanan Ülküdaşımız, bölücü canavarların olay yerine gelen ambulansı engellemesi sonucu şehit düşmüştür.
Çözüm adı altında başlatılan yıkım süreci emarelerini göstermeye devam etmektedir. Şımartılan, her türlü küstahlığına göz yumulan bölücü terör örgütü şehirlerde, sokaklarda ve okullarda kin kusmayı sürdürmektedir.
“Analar ağlamasın” sloganıyla başlatılan bu süreç çözümün değil yalnızca çözülmenin başlangıcı olmuştur.
Bu süreçten bölücüler daima kârlı çıkmış, imtiyazlar koparmış ve başta İmralı’daki bebek katili olmak üzere teröristler adeta masumlaştırılmıştır.
Hukuk çiğnenmiş, adalet sarsılmıştır.
Öğrencilikle ve insanlıkla hiçbir ilgisi bulunmayan caniler güruhu, üniversitelerde delici, kesici ve hatta ateşli silahlarla ellerini kollarını sallayarak gezmektedirler.
Bu taviz sürecinden yüz bulan şeref yoksunu bölücüler, Milliyetçi-Ülkücü gençleri hedef almaktadırlar.
Sizler saraylarınızda otururken yaptığınız açılımın ceremesini Türk Milleti ve ülkücüler çekmektedir.
Bu vesile ile devlet erkanına seslenmek istiyoruz:
Elim saldırıyı gerçekleştirenlerin bulunup en ağır şekilde cezalandırılması hükümetin namus borcudur.
Ülkücü Hareket, şehit kardeşinin davasının daima takipçisi olacaktır.
Süleyman Özmen Ağabey’e benzer bir şekilde Hakk’a yürüyen kardeşimizin, anısı tıpkı diğer şehitlerimizinki gibi sonsuza dek yaşatılacak ve acısı her daim yüreklerimizde olacaktır.
Bu kahpe saldırının derhal aydınlatılması, bedbaht faillerinin hemen bulunması gerekmektedir.
Ülkücüler için bıçak kemiğe dayanmış, içimizin kanlarını akıttığımız bardak ise taşmıştır. Bu kahpeliği asla unutmayacağız.
Kimse sabırlı oluşumuzu uysal olduğumuz şeklinde yorumlamamalıdır.
Şu asla unutulmamalıdır ki: Ülkenin bekası ve selameti için sabır ve sükutu şiar edinen Ülkücüler, fırtına öncesi sessizliği de daima içlerinde barındırmaktadırlar!
Can verdiğimiz gibi canımızı korumasını da elbette biliriz!
Terör örgütü uzantılarına sözde mahkeme kuracak kadar yüz veren, kampüslerin terör kampı haline getirilmesine izin verenler, ilelebet terör örgütü ile aynı damgayı taşıyacak ve Türk Milleti’nin öfkesinden kurtulamayacaklardır.
İktidardan aldığı tavizler ile Ülküdaşlarımıza saldırma cüretini gösteren hainler, Türk Milliyetçileri’nin tavizsiz duruşu karşısında şüphesiz hüsrana uğrayacaklardır.
Ülkücü Hareket dün nasıl küresel güçlerin sömürü düzenine izin vermediyse, bugünde bu güçlerin taşeronluğunu yapan terör örgütünün ve mevcut iktidarın bölme projelerine geçit vermeyecektir.
Türk Milleti bu elim hadisenin acısını içine atmayacak, hesabını eli kanlı canilerden ve ihanet ortaklarından mutlaka soracaktır.
Tarihi şehitlerle dolu ve şanlı bir geçmişe sahip olan Ülkücü Hareket, safları daha da sıklaştırarak kutlu yürüyüşüne devam edecektir.
Şehadet şerbetini içerek şehitler kervanına katılan yiğit Ülküdaşım Fırat Çakıroğlu kardeşimize Cenab-ı Allah’tan rahmet, ailesine ve camiamıza sabırlar diliyoruz.
Yüce Allah’tan Aziz Şehidimiz Fırat kardeşim gibi bizlere de, bayrak uğruna kan, vatan için can vererek şehitlik makamına eriştirmesini niyaz ediyorum.
Bir ölüp, bin dirileceğiz, Bir gidip, bin geleceğiz! 


Ülkücü gençler basın açıklamasının ardından  meydandan ellerinde Türk bayrağı ile sessizce ayrıldılar.

       Almus 'da bulunan tarihi Cin hamamı 249 mirasçısı bulunduğu için bakımsızlıktan harabeye dönmüş durumda .     Almus Belediyesi t...

   
   Almus 'da bulunan tarihi Cin hamamı 249 mirasçısı bulunduğu için bakımsızlıktan harabeye dönmüş durumda.

    Almus Belediyesi tarihi hamamın restorasyon çalışmalarını yapmak için mirasçılara ulaşmaya çalışıyor.Almus Belediye Başkanı Hasan Hüseyin Arıkan  Eski Hamam'ın (Cin Hamamı) ilçenin en eski yapılarından biri olduğunu belirterek, "Bu hamamın mirasçısı çok olduğundan bir türlü karar alınamadı. Zamanında çok uğraştık ama bir türlü sonuca ulaşamadık. Burası restore edilsin ya da yıkılsın. Burası çocuklarımız için tehlike saçıyor. İnşallah bir an önce mirasçılar uzlaşır ve gereken yapılır  diyor
  Kurtuluş Mahallesi Muhtarı Abdullah Melik Barış da hamamın yaklaşık 150 yıl önce inşa edildiğini dile getirerek, "Hamam 1970 yılına kadar kullanılmış. O tarihten bu tarafa kullanılmıyor. Adeta kaderine terk edildi. Hamamımız harabe haline döndü" dedi.


  Bu hamamın 249 mirasçısı var. Mirasçıları bir araya getiremediğimiz için buraya bir çivi bile çaktıramıyoruz. Restore edilsin diye uğraştık. Ona da karşı çıktılar. Hamam, mahallemiz ve çocuklarımız için tehlike saçıyor. Buradan bir çocuk hamamın içine düşse vebalini kimse veremez. Mirasçıları bir araya getirdiğimizde herkes topu birbirine atıyor. Buraya hiçbir şey yapamıyoruz. Belediye Başkanımız Hasan Hüseyin Arıkan bey de çok ilgilendi ama bir türlü ilerleme sağlayamadık. Bura ya restore edilsin ya da yıkılsın. Kardeşim 12 yıl önce hamamın içine düştü, eline dikiş atıldı. Buranın yazın kokusundan durulmuyor. Hamamın içinde birçok pislik var. Buraya bir an önce bir şeylerin yapılması gerekiyor. Mahallede yaşayanlar sitem ediyor."

Mahalle sakinlerinden Faik Atasoy ise "Hamam, 44 yılı aşkındır kullanılmıyor, harabe haline geldi. Hamamın havalandırma delikleri zamanla büyüdü. Tehlike saçıyor çünkü burada çocuklar oynuyor. Deliklerden aşağıya düşme tehlikesi var. Acilen önlem alınsın. Şu ana kadar muhtarımız gerekli yerlere başvurdu ancak sonuç alınmadı. Hamamın mirasçısının çok olduğundan sonuç alınamadı" dedi.

Kanserle mücadele eden ve kemoterapi tedavisi gören Kayahan, eşi İpek Açar’a sürpriz yaptı. Sanatçı, eşine uzun zamandır istediği otomobili ...

Kanserle mücadele eden ve kemoterapi tedavisi gören Kayahan, eşi İpek Açar’a sürpriz yaptı.
Sanatçı, eşine uzun zamandır istediği otomobili satın aldı. Sürpriz karşısında çok mutlu olan Açar, Kayahan’la birlikte yeni otomobilinin yanında verdikleri pozu Instagram’daki sayfasında paylaştı. “Eşimin sürprizi beni çok mutlu etti” diyen Açar, sanatçının sağlık durumu hakkında da şunları söyledi: “Tedavisi sürüyor, çok şükür bir yaramazlık yok. Her şey iyi gidiyor.” Daha önce iki kez kanseri yenmeyi başaran, ancak bu hastalığa yeniden yakalanan Kayahan, en son geçtiğimiz şubat ayında Maslak’taki bir hastaneden çıkarken, yüzünde maskeyle görüntülenmişti.(Haber7)

   Sakarya’nın Akyazı İlçesi’nde dün öğle saatlerinde kaybolan işitme engelli 10 yaşındaki Ali ile ablası 15 yaşında Şevval Demir, 3 yıl önc...

   Sakarya’nın Akyazı İlçesi’nde dün öğle saatlerinde kaybolan işitme engelli 10 yaşındaki Ali ile ablası 15 yaşında Şevval Demir, 3 yıl önce babalarının trafik kazasında öldüğü yerde bulundu. İki kardeşin babaları öldükten sonra annelerinin de bir başkasıyla evlendiği, kendilerine ise dedelerinin baktığı belirtildi.
Akyazı’nın Yeniköy Mahallesi’nde oturan ve 3 yıl önce babaları Ali Demir trafik kazasında ölen, anneleri de başkasıyla evlendiği için mahkeme tarafından velayetleri dedeleri Yunus Demir’e verilen Ali ile ablası Şevval Demir, dün öğlen saatlerinde kayboldu. Torunlarını bulamayan ve onların mantar toplamaya gittiklerini söyleyen dede jandarmaya haber verince arama başlatıldı. İki kardeşi bulmak için aramalara jandarma, orman muhafaza ekiplerinin yanı sıra 112 ekipleri ve Akyazılı motokroscular da motorlarıyla katıldı.
BABALARININ KAZADA ÖLDÜĞÜ YERE GİTMİŞLER
Ekipler çocukların son görüldüğü yerlerden başlayarak Orman bölgesini taradı. Çocuklar, saat 22.30 sıralarında 3 kilometre uzaklıktaki Şerefiye Mahallesi’nde bulunan bir su şirketine ait kullanılmayan yemekhanede bulundu. Ekipler çocukları yakındaki kahveye getirdi. Çocukların bulundukları yerin, 3 yıl önce babalarının trafik kazasında hayatını kaybettiği yer olduğu anlaşıldı.
ANNE BAYGINLIK GEÇİRDİ
Çocukların bulunduğu haberini alan dede Yunus Demir ve diğer yakınları ile anneleri Zeynep Gürses de olay yerine geldi. Çocuklarını görünce baygınlık geçirip yere yığılan anne Zeynep Gürses’e sağlık ekipleri müdahale etti. Bu sırada dede Yunus Demir, anne Zeynep Gürses’e, çocuklarını hiç arayıp sormaması nedeniyle tepki gösterdi. Yunus Demir ile Anne Gürses’in yakınları birbirlerine saldırdı. Kavga, Jandarma ve köylülerin araya girmesiyle önlendi. Anne ve çocukları ambulansa bindirerek Akyazı Devlet Hastanesi’ne sevk edildi.

  Tokat'ta öldürülerek toprağa gömülen iş adamı cinayetinin 4 zanlısı tutuklanarak cezaevine gönderildi. Edinilen bilgiye göre, Tokat...

  Tokat'ta öldürülerek toprağa gömülen iş adamı cinayetinin 4 zanlısı tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Edinilen bilgiye göre, Tokat'ta yaklaşık 3 gündür kayıp olarak aranan iş adamı İsa Gürüf'ün öldürülerek cesedini Bozatalan köyü ormanlık alanına gömülmesi olayı İl Emniyet Müdürlüğü Cinayet Büro ekipleri tarafından ortaya çıkarılmıştı. Cinayetle ilgili olarak geniş güvenlik önlemleri altında Tokat Adliyesi'nde hakim karşına çıkarılan A.T. (35), E.Ö. (40), A.K. (32) ve R.E. (33) mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi
Tokat merkezde gıda ve otomotiv sektörü ile uğraşan evli ve 2 çocuk babası İsa Gürüf geçtiğimiz cuma günü akşam saatlerine eve gelmeyince ailesi durumu polise bildirdi. Bunun üzerine çalışma başlatan polis, İsa Gürüf'ün en son kentte emlakçılık yapan ve ticari ilişkisi olan A.T.(35) ile arkadaşları E.Ö. (40), R.E. (33) ve A.K. (32) ile bir araya geldiğini belirledi. Araştırmayı genişleten polis A.K.'yı gözaltına alarak sorguladı. Yapılan sorguda A.K., iş adamı İsa Gürüf'ü öldürdüklerini ve gömdüklerini söyledi. Şüphelinin yer bildirmesi üzerine polis ekipleri merkeze bağlı Bozatan köyü kırsalına giderek verilen adres doğrultusunda silahla vurulup öldürüldükten sonra battaniyeye sarılı şekilde toprağa gömülmüş olan İsa Gürüf'ün cesedine ulaştı. Buradan çıkarılan ceset daha sonra otopsi yapılmak üzere Tokat Devlet Hastanesi'ne götürüldü. Burada yapılan otopsinin ardından işadamının cenazesi aileye teslim edildi. Gürüf ikindi namazının ardından Erenler Mezarlığında toprağa verildi.

İKİ DEFA GÖMMÜŞLER

Olayın ardından polis A.K. ile birlikte arkadaşları E.Ö., R.E. ve A.T.'yi gözaltına aldı. Asayiş Şube Müdürlüğü'nde yaklaşık 5 saat sorgulanan şüpheliler cinayeti itiraf etti. Şüpheliler işadamı İsa Gürüf'ten zorla 100 bin lira para aldıklarını, kendileri hakkında polise şikayetçi olmaması için cinayeti işlediklerini anlattı. Şüpheliler öldürdükleri işadamını önce başka bir yöre gömdüklerini, daha sonra ise bulunmaması için çıkarıp aynı yer yakınlarındaki başka bir yere gömdüklerini söyledi. Şüpheliler emniyetteki sorgularının ardından yoğun güvenlik önlemleri arasında adliyeye sevk edildi. Olayla ilgili soruşturma sürüyor.

Bursa’da, 32 yaşındaki T.T., hırsızlık amacıyla evine girdiği akrabası 22 yaşındaki Neşe D.’yi, üzerine battaniye attıktan sonra bazaya kapa...

Bursa’da, 32 yaşındaki T.T., hırsızlık amacıyla evine girdiği akrabası 22 yaşındaki Neşe D.’yi, üzerine battaniye attıktan sonra bazaya kapatmaya çalıştı. Genç kızın çığlıkları üzerine paniğe kapılıp, aldığı 300 lira ve bir altın yüzük ile kaçan T.T., polis tarafından yakalandıktan sonra çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.
Olay Bursa’nın merkez Yıldırım İlçesi Bağlaraltı Mahallesi’nde önceki gün akşam saatlerinde meydana geldi. T.T., hırsızlık için uzaktan akrabası olan konfeksiyonda çalışan Neşe D.’nin evine girdi. Evde değerli eşya arayan T.T., bu sırada işten dönen Neşe D.’nin üzerine, kendisini tanımaması için yatak odasından aldığı battaniyeyi attı. T.T., yüzünü kapattığı Neşe D.’yi daha sonra bazaya kapatmak istedi. T.T., genç kızın bağırıp yardım istemesi üzerine paniğe kapılıp, aldığı 300 lira ve bir altın yüzük ile kaçtı. Şikayet üzerine eve gelen polisler, sokak girişindeki güvenlik kameralarından, evden koşarak kaçan kişinin Neşe D.’nin akrabası olan T.T. olduğunu tesbit etti. Polis, bir süre sonra T.T.’yi yakaladı. Suçunu kabul eden şüpheli, çıkartıldığı mahkemece tutuklandı.